Akıcı konuşma sesler, heceler ve kelimeler arasındaki pürüzsüz ilişki ve geçişler sayesinde gerçekleşir. Konuşma üretiminde kullanılan organların zorlanmadan, hızlı ve seri hareket etmesi sonucu oluşan sürekli ve kesintisiz konuşma olarak tanımlanır. (Owens, Metz ve Haas, 2000). Solunum, fonasyon ve artikülasyonun koordinasyonu uyumlu çalışması sonucu oluşur.

Kekemelik

Konuşma sırasında kelime, hece, ses tekrarlamaları, uzatmalar, bloklar, normal olmayan duraksamalar kekemelik tipi akıcılık bozukluğunda görülür.

Kekemeliğin görülme sıklığı %5 olmakla birlikte , çocuklarda görülme sıklığı en çok 2-6 yaş aralığındadır. Erkek çocuklarında görülme sıklığı kızlara oranla 5 kat daha fazladır.

Dil ve konuşma gelişimin ivme kazandığı dönem olan, 2 kelimelik sözcüklerden karmaşık cümle yapılarına geçiş olan 2-3 yaş döneminde kekemelik görülebilmektedir.Bu gelişimsel kekemeliktir ve dil, konuşma edinim sürecinde zamanla düzelmektedir. Fakat gelişimsel kekemeliği bulunan çocukların %20’si kronik kekemeliğe geçiş yapmaktadır.

Kekemelik fizyolojik, genetik, psikolojik, ve çevresel nedenlere bağlı olarak pek çok faktöre bağlı olabilir. Ailede kekemelik öyküsünün bulunması, konuşma/dil becerilerinin yaşına uygunluğu, duyarlı, hassas mizaç ve ailenin çocuğa tepkisi kekemeliği belirleyen çeşitli risk faktörleri de bulunmaktadır.

Konuşma üretimi sırasında konuşma organlarının koordinasyonunda zamanlama farkı, uygun çevre koşulları, uygun emosyonel ve çevresel koşullarda yaşanan nöropsikolojik güçlükler kekemeliğe yol açar. Böylece merkezi sinir sinir sistemi ve konuşmaya yardımcı kullanılan organlar arasındaki uyum bozukluğu, genetik yatkınlığı olan bireylerde kekemeliği ortaya çıkarabilmekte, uygun çevresel koşullar da tetikleme mekanizması oluşturmaktadır.

Bu nedenle kekemelik terapisinde amaç kronik kekemeliği uygun terapi teknikleri, günlü hayata transfer ve bunu korunması çalışmaları ile kontrol altına alabilmektir.

Kekemelikte kişiler, takılmalar başladıktan sonra bu durumla başedebilmek için ikincil davranışlar sergileyebilirler.Bunlar, çeneyi itmek, dili itmek, bakışları kaçırmak, başı yana doğru çevirmek, ellerini masaya vurmak gibi doğal olmayan fiziksel hareketlerdir. Aynı zamanda kaçınma davranışları da her yaş grubunda görülebilmektedir. Bunlar takıldığı sesleri, kelimeleri söylemekten kaçınma, susma, kısa cümlelerle konuşma, telefonda konuşmaktan kaçınma gibi davranışlar olabilmektedir. Tedavi süresince bu davranışlar saptanıp, terapi planına kekemelikle beraber kekemeliğin getirdiği ikincil ve kaçınma davranışlarını da söndürmeye yönelik hedefler konulmalıdır.

 Takifemi(Hızlı, Bozuk Konuşma)

Kekemelik gibi, takifemi de (hızlı bozuk konuşma) bir akıcılık bozukluğudur. Takifemi; hızlı veya düzensiz konuşma hızı, yoğun akıcısızlık, fonoloji ve dil hataları, dikkat bozukluğu gibi belirtilerle karakterize bir akıcılık bozukluğudur.

Bir kısım takifemisi bulunan kişinin aynı zamanda kekemeliği de bulunur fakat çoğunlukla kekemelik tarafından maskelenir. Kekemeliği bulunan kişiler tam olarak ne söylemek istediğini bilir ancak geçici bir süre bunu söylemekte başarılı olamaz. Bunun tam tersi ise hızlı, bozuk konuşma problemi olan kişiler ise konuşmanın planlanmasında zorlanırlar ve ne söylemek istediklerinden emin olamazlar.

Takifemi belirtileri şunlardır:

  • Kişinin konuşması kulağa akıcı gelmiyorsa,
  • Kişini söylemek istediği şey net gelmiyorsa,
  • Bölünmeler, cümleyi baştan söylemeye çalışma gibi normal akıcısızlık belirtileri yoğun olarak görülüyorsa,
  • Konuşurken fiziksel başetme davranışını hiç göstermiyorsa ya da çok hafif düzeyde ise,
  • İkincil davranışları çok az düzeyde ise hızlı/bozuk konuşma açısından değerlendirilmelidir.

 

Her iki akıcılık konuşma bozukluğunun terapisinde mutlaka sadece dil ve konuşma bozuklukları uzmanı/dil ve konuşma terapisti görev almalıdır. Biz de Ankara’da akıcılık bozuklukları üzerine dil ve konuşma terapisi vermekteyiz.